80’li yıllar ilkokula giden küçük bir çocuk annesinin elinden tutmuş Eminönü-Üsküdar vapuruna koşarken soruyor : “Anne neden koşuyoruz?” “İstanbul’da bir yerlere yetişmek için koşmak gerekir” diyor annesi. Üsküdar’a dair anılarım yaz tatillerinde taşradan İstanbul’a yaptığımız ziyaretlerle başlar. Her yaz önce Şehremini’de oturan dayımlara gider, oradan da Üsküdar’da oturan teyzemlere geçeriz. Dayımlarda benimle akran kuzenlerimle sokakta oynamak hoşuma gider. Ama Şehremini’nin keşmekeşliğinden Üsküdar’a geçmek, küçük bir çocukken bile içime bir huzur verirdi. Üsküdar vapuru iskeleye yaklaşırken Yapı Kredi ve Emlak Bankası’nın büyük leyleğini arar gözlerim, bu ışıklı tabelayı çok severim. Büyükler daha vapur iskeleye yanaşmadan nasıl atlıyorlar vapurdan! İçimde bir sevinç, iskeledeki büfeden kaşarlı tost alacağız. Gençlik zamanlarımda bu sosisli sandiviçe evrilecektir. Tostumu yerken annemin elinden tutup çekiştirerek meydandaki parkta bulunan aslan heykeline doğru gideriz. Mutlaka aslanın üzerine binilecek ve atçılık oynanacaktır. Parkın köşesinde, tarihi bir yapı içerisinde, bir zeytinyağı birliğinin satış ofisinden yağ, sabun olarak yolumuza devam ederiz. Eve gitmeden önce Celal Enişte’ye uğrayacağız. Çarşıdaki pasajlardan birisinde hem emlakçılık yapıyor, hem de pasajın çaycısını işletiyor. Eski Üsküdar’lı, yaşlı ama çok yakışıklı adam. Namazında niyazında olsa da eski kulağı kesiklerden belli. Annemle beraber bürosunda oturup sohbet ediyoruz. Bizim de ufak bir dükkanımız var pasajda, kirada. Çaycı hemen gazozumu getiriyor, annemler çaylarını içiyorlar. Esnaf, taburelerini dükkanların önüne çıkarmışlar birbirlerine laf atıyorlar. Pasaja gelmişken bana bir kaç parça giyisi alıyor annem. Eşyalarımızı yüklenip eve doğru yollanıyoruz. Doğancılar’a doğru giderken PTT’y igeçip sağındaki yokuştan yukarı çıkacağız. Bu yokuş o kadar dik ve uzun gelirdi ki yıllar sonra tekrar gittiğimde ne kadar kısa bir yol olduğunu görüp şaşırmıştım. Teyzem bizi karşılıyor. Heme akvaryuma koşuyorum, balıklara merhaba diyorum.
Hikaye uzun, şimdi sokaklarında eski günleri bulamadığım için hayıflansam da dolaşırken hatıraların canlanması bile ayrı bir keyif veriyor...